DEVAM: 36. Müezzini
Duyan Kişinin Söyleyecekleri
حَدَّثَنَا
ابْنُ
السَّرْحِ
وَمُحَمَّدُ بْنُ
سَلَمَةَ
قَالَا
حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
عَنْ حُيَيٍّ
عَنْ أَبِي
عَبْدِ الرَّحْمَنِ
يَعْنِي
الْحُبُلِيَّ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَمْرٍو
أَنَّ رَجُلًا
قَالَ يَا
رَسُولَ
اللَّهِ
إِنَّ الْمُؤَذِّنِينَ
يَفْضُلُونَنَا
فَقَالَ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
قُلْ كَمَا
يَقُولُونَ
فَإِذَا انْتَهَيْتَ
فَسَلْ
تُعْطَهْ
Abdullah b. Amr'den
rivayet edildiğine göre, Bir adam; Ya Resulullah (s.a.v.) müezzinler faziletçe
bizi geçtiler, deyince; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) da şöyle
buyurmuştur: "Onların (ezan okurken) söylediklerini sen de söyle (ezanın)
sonuna erdiğinde de iste, istediğin verilir"
Diğer tahric: Ahmed b.
Hanbel I, 172.
AÇIKLAMA: Ashab-ı Kiramın Resul-i Ekrem (S.A.V.)e
"müezzinler fazilet ve sevab bakımından bizi geçti" demeleri,
müezzinliğin Allah yanındaki mertebesini çok iyi bilmelerindendir. Resul-i
Ekrem (S.A.V.)'in de onlara müezzinlerin söylediği cümleleri aynen
tekrarlamalarını ve sonunda da dua etmelerini tavsiye buyurması ise, hem
onlara ezana icabet sevabı kazandırmak, hem de icabetteki büyük ecir ve sevabı
haber vererek gönüllerini hoş etmek içindir. Yoksa aslında kıyamet gününde
müezzinlerin eriştiği yüksek mevkiye erişmek herkese nasib olmayan büyük bir
nimettir. Nitekim Müslim'in ve İbn Hibban'ın rivayet ettiği bir hadis-i şerif
de şu mealdedir: "Müezzinler kıyamet günü insanlar arasında boyu en uzun olanlarıdır"[Müslim,
salat] Bu hadis-i şerife bazı mutasavvıflar şöyle mana vermişlerdir: Nasıl ki
dünyada insan, kendi dışında bulunan fizik kanunlarına tabi ise, ahirette de
insan imanının veya inançsızlığının şekillendirdiği kendi iç dünyasının şartlarına
tabidir. İşte bu sebeble dünyada bir ışık yandığı zaman o ışığın ulaştığı her
yüz o ışıkla aydınlanır. Ahirette ise, kafir üzerine beyaz bir elbise giyse küfrünün
zulmetiyle bir anda o elbise kömür gibi simsiyah kesilir, kalbi iman nuruyla
aydınlanmış mü'min ise, tamamen bunun tersidir. Dışındaki zulmet, içindeki
nuraniyetle aydınlığa dönüşür.
İşte
ümmetlerin kıyametin dehşetinden döktüğü ecel terleri diz kapaklarına çıktığı
ve diz kapağından aşağısı görünmediği için de boyları kısaldığı halde, müezzinler
bu ter denizinden etkilenmezler ve herkesten daha uzun görünürler. Halbuki
dünya şartlarına göre gelen bir selden herkes aynı derecede etkilenir.
Taberanî'nin
Evsafında rivayet ettiği bir hadis-i şerifte de Resulullah (S.A.V.) şöyle
buyurmuştur: "Allah (c.c.)'ın en sevgili kullarının, namaz vakitlerini
tesbit edip de ezan okumak için ay ve güneşi takib edib duran müezzinler
olduğuna dair yemin etsem yeminimde isabet etmiş olurum."[el-Heysemî,
Mecma'uz-zevaid, 326.]
Yine
Taberanî'nin el-Mu'cemu'l-Kebîr'inde rivayet ettiği bir hadis-i şerifte de
Efendimiz şöyle buyuruyor: "Üç kişi vardır ki bunlar kıyamet gününde misk
yığınlarının üzerinde bulunurlar, herkesin kıyametin dehşeti karşısında
korkuyla kendinden geçtiği anda bunlar rahattırlar : (1) Allah'ın rızasından
ayrılmayan ve Allah katında bulunan sevaba nail olmak için Kur'an öğrenen
kimse, (2) Allah'ın rızasına ve Allah katında bulunan sevaba nail olmak için
hergün beş vakit ezan okuyan kişi, (3) Dünyadaki köleliği kendisini Rabbine
itaattan alıkoymayan köle"
Yine
Buhari Tarih'inde ve Taberanî'nin Evsafında İbn-i Abbas'tan rivayet edilen şu
hadis-i şerif müezzinin hakiki değerini ortaya koymaktadır. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e birisi gelerek: Bana bir yol göster ki Cennete girmeme vesile
olsun, dedi, Resulullah da: "Müezzin ol" buyurdular. O zat yapamam
deyince, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "İmam ol" Ona da
muktedir değilim, cevabına karşılık Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem);
"Birinci safta namaz kılanlardan ol" buyurdu.